Çapa oldukça büyük ve kalabalık bir hastane. Yatan hasta
olunduğunda işler biraz daha kolay çünkü doktorlar hemşireler ayağına geliyor
ama ayakta gidildiğinde tüm gün koşuşturmakla sıra beklemekle geçiyor.
İlk randevumuz 06/09/2016 tarihindeydi. Aynı güne beslenme
polikliniğinden de randevu alıyorduk. İlk randevumuzda ilaçlarına bakıldı, hastanın
durumu kayıtlara alındı ve geri gönderildi. İşimiz öğlene kadar sürmüştü.
Ama ikinci gidişimiz hiç de öyle kısa sürmemişti. 26/09/2016
tarihindeki kontrolde Mehmet’in Kalsiyum olmak üzere mineral değerleri düşük
görülmüştü. Gece yarısına kadar kalsiyum takviyesi yapıldı.
Halbuki 20 gün önceki tahlillerde kalsiyum, potasyum,
magnezyum, sodyum, klor değerleri normal sınırlar içindeydi. 26/09/2017
tarihinde ise bu depolar artık tükenmeye başlamış, takviye ister noktaya
gelmişti.
Zaten bu tarihten sonra Mehmet resmen yatağa bağlı kalmaya
başladı. Geçtiğimiz 1 ay içinde en azından birkaç kere tek başına dışarı çıkıp
arkadaşlarıyla görüşebilmişti. Artık depolar boşaldığından yerine konanlar
yeterli gelmediğinden Mehmet’in genel durumu gitgide kötüleşiyordu.
En son 06/10/2016 tarihinde Çapa’ya kontrole gittiğinde
artık Mehmet’in sıtkı sıyrılmıştı. Kaybettiği minerallerin yerine konması tamam
ama hastalığının tedavisine yönelik beklenti içindeydi. Doktorun İzmir Tepecik
Eğitim Hastanesinden ve ince bağırsak naklinden bahsetmesi Mehmet’in Çapa’da da
artık yolun sonuna gelindiği düşüncesi yarattı. Bu tarihten sonra da uzun bir
süre bir daha Çapa’ya gitmedi ki bu da önemli bir hataydı!