23 Aralık 2016 Cuma

Malulen Emeklilik

Ağustos 2016 döneminde Çapa'da CIPO teşhisi konulduğunda doktorlar bize malulen emeklilik için başvurmayı tavsiye etmişlerdi. Bu tavsiye aslında özünde hastalığımız ciddiyeti hakkında bizlere net bir fikir veriyordu. O an için Mehmet, bugünlere nazaran daha iyi göründüğünden ve işlerin daha kötüye gitmeyeceği düşüncesiyle malulen emeklilik tavsiyesini durumdan istifade etmek gibi yorumlamıştık. Zira Mehmet'in çalışma hayatının bitmiş olmasını birden kabullenmek zordu.

Fakat durumun ciddiyetini gün geçtikçe anlar olmuştuk. Durumdan istifade edilmesi gibi bir şey söz konusu değildi, bu yaşananlar gerçekti! Düşük ayağa rağmen tuvaleti dahil, her işini kendi halledebilen Mehmet, yavaş yavaş bakım gerektiren hasta oluyordu.

Bu kadar yaşanılanlardan sonra malulen emeklilik için SGK Müdürlüğü'ne başvurduk ve heyete girmesi için tarih aldık. CIPO hastalığını herkes bilemeyeceği için özellikle Çapa'ya sevk istemiştik ve istediğimiz de olmuştu.


23/12/2016 tarihinde Çapa'ya gidip heyete girerek raporumuzu almıştık. Bu raporu elden biz SGK Müdürlüğü'ne götüremediğimizden Çapa yönetimi resmi olarak postalamıştı. Fakat Şubat 2017 döneminde SGK'dan gelen cevaba göre Mehmet'in tekrar heyete girmesi istenmişti. Bu konuda tekrar bir organizasyon yapmamız gerekliydi, fakat Mehmet için işler o kadar kolay olmuyordu artık.

Mehmet'i evden alıp hastaneye arabayla götürmek son derece teferruatlı bir işti: Her şeyden önce Mehmet, evden çıkabilmek için  kendisinde az da olsa bir güç hissetmeliydi. İlk önce arabada bir takım düzenlemeler yapıyorduk. Maltepe ve Çapa arasındaki yolu arabada oturarak gitmesi mümkün değildi. Mutlaka yatması gerekiyordu. Haliyle arabanın arka koltuğunu yatırıyorduk. Üzerine bir sünger atıyorduk, aksi takdirde Mehmet'in zayıf olan vücudundaki kemikler çok acıtıyordu. Ayrıca başını desteklemek için yastık, üzerini örtmek için nevresim, aşırı su tüketimini karşılamak için şişe şişe su... Hepsi önceden arabaya taşınıyordu.
Ayrıca düşük ayak olan bacağı sürekli ağrıdığından, arabaya bindirip indirmeyi için son derece itinalı yapmak gerekiyordu. Bu işleri de genelde ben ve babası beraber yapmak durumundaydık.

Kendinde güç hissettiği an, kalkıp tekerlekli sandalyesine oturtuyorduk, sandalyeyle asansöre kadar getiriyorduk, asansöre tekerlekli sandalye girmediğinden ayrı bir tabure koyup asansör kabinine Mehmet'i oturtuyorduk, sonra zemin kata gelindiğinde zar zor ayağa kaldırıp tabureyi asansör dışına alıp Mehmet'i tekrar oraya oturtuyorduk. Sonra tekerlekli sandalyeyi birimiz asansörle aşağıya indiriyorduk. Aşağıda Mehmet'i tabureden alıp tekerlekli sandalyeye oturtuyorduk. Tekerlekli sandalyeyle arabanın yanına kadar geliyorduk. Yolumuz üzerindeki bir kaç basamaklı merdivenleri babasıyla ikimiz, tekerlekli sandalyeyi taşıyarak geçiyorduk. Arabanın yanına geldiğimizde Mehmet'i zar zor çekerek, kaydırarak aracın içine yatırıyorduk. Yastıklarla başını destekliyorduk. 
Bu şekilde hastaneye gidip geldikten sonra eve çıkmak için aynı işlemleri tersten tekrar yapıyorduk.

Yani, Mehmet'in şu haliyle çalışma imkanından o kadar uzak olduğu görülüyordu ki malulen emeklilik bir şarttı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder