Çaresizlikten tıp dışına da çıktık.
Çok detaylara girmeyeceğim ama tavsiye üzerine belki faydası olur düşüncesiyle Mehmet'e bir hoca çağırdık eve.
Ayrıca eşim bioenerji alanında biriyle de görüşüp eve Mehmet'in yanına getirdi.
Ama bu kanallarda yürümeyi çok geçmeden kestik, zira bizim yolumuz tıp olmalıydı.
Bu blog sayfasını sevgili kayınbiraderim Mehmet'in müzmin rahatsızlığı olan CIPO sürecindeki tecrübelerimizi paylaşmak adına oluşturdum. Niyetim, benzer hastalığa sahip olanlardan henüz yolun başında olanlara bizim tecrübelerimizi aktararak bizim düştüğümüz hatalara düşmelerine mani olmak ve bizden daha ileri safhada olan hastalara ise sesimizi duyurup belki işimize yarayacak bir iki tavsiye almaktır.
25 Aralık 2016 Pazar
23 Aralık 2016 Cuma
Malulen Emeklilik
Ağustos 2016 döneminde Çapa'da CIPO teşhisi konulduğunda doktorlar bize malulen emeklilik için başvurmayı tavsiye etmişlerdi. Bu tavsiye aslında özünde hastalığımız ciddiyeti hakkında bizlere net bir fikir veriyordu. O an için Mehmet, bugünlere nazaran daha iyi göründüğünden ve işlerin daha kötüye gitmeyeceği düşüncesiyle malulen emeklilik tavsiyesini durumdan istifade etmek gibi yorumlamıştık. Zira Mehmet'in çalışma hayatının bitmiş olmasını birden kabullenmek zordu.
Fakat durumun ciddiyetini gün geçtikçe anlar olmuştuk. Durumdan istifade edilmesi gibi bir şey söz konusu değildi, bu yaşananlar gerçekti! Düşük ayağa rağmen tuvaleti dahil, her işini kendi halledebilen Mehmet, yavaş yavaş bakım gerektiren hasta oluyordu.
Bu kadar yaşanılanlardan sonra malulen emeklilik için SGK Müdürlüğü'ne başvurduk ve heyete girmesi için tarih aldık. CIPO hastalığını herkes bilemeyeceği için özellikle Çapa'ya sevk istemiştik ve istediğimiz de olmuştu.
Fakat durumun ciddiyetini gün geçtikçe anlar olmuştuk. Durumdan istifade edilmesi gibi bir şey söz konusu değildi, bu yaşananlar gerçekti! Düşük ayağa rağmen tuvaleti dahil, her işini kendi halledebilen Mehmet, yavaş yavaş bakım gerektiren hasta oluyordu.
Bu kadar yaşanılanlardan sonra malulen emeklilik için SGK Müdürlüğü'ne başvurduk ve heyete girmesi için tarih aldık. CIPO hastalığını herkes bilemeyeceği için özellikle Çapa'ya sevk istemiştik ve istediğimiz de olmuştu.
23/12/2016 tarihinde Çapa'ya gidip heyete girerek raporumuzu almıştık. Bu raporu elden biz SGK Müdürlüğü'ne götüremediğimizden Çapa yönetimi resmi olarak postalamıştı. Fakat Şubat 2017 döneminde SGK'dan gelen cevaba göre Mehmet'in tekrar heyete girmesi istenmişti. Bu konuda tekrar bir organizasyon yapmamız gerekliydi, fakat Mehmet için işler o kadar kolay olmuyordu artık.
Mehmet'i evden alıp hastaneye arabayla götürmek son derece teferruatlı bir işti: Her şeyden önce Mehmet, evden çıkabilmek için kendisinde az da olsa bir güç hissetmeliydi. İlk önce arabada bir takım düzenlemeler yapıyorduk. Maltepe ve Çapa arasındaki yolu arabada oturarak gitmesi mümkün değildi. Mutlaka yatması gerekiyordu. Haliyle arabanın arka koltuğunu yatırıyorduk. Üzerine bir sünger atıyorduk, aksi takdirde Mehmet'in zayıf olan vücudundaki kemikler çok acıtıyordu. Ayrıca başını desteklemek için yastık, üzerini örtmek için nevresim, aşırı su tüketimini karşılamak için şişe şişe su... Hepsi önceden arabaya taşınıyordu.
Ayrıca düşük ayak olan bacağı sürekli ağrıdığından, arabaya bindirip indirmeyi için son derece itinalı yapmak gerekiyordu. Bu işleri de genelde ben ve babası beraber yapmak durumundaydık.
Kendinde güç hissettiği an, kalkıp tekerlekli sandalyesine oturtuyorduk, sandalyeyle asansöre kadar getiriyorduk, asansöre tekerlekli sandalye girmediğinden ayrı bir tabure koyup asansör kabinine Mehmet'i oturtuyorduk, sonra zemin kata gelindiğinde zar zor ayağa kaldırıp tabureyi asansör dışına alıp Mehmet'i tekrar oraya oturtuyorduk. Sonra tekerlekli sandalyeyi birimiz asansörle aşağıya indiriyorduk. Aşağıda Mehmet'i tabureden alıp tekerlekli sandalyeye oturtuyorduk. Tekerlekli sandalyeyle arabanın yanına kadar geliyorduk. Yolumuz üzerindeki bir kaç basamaklı merdivenleri babasıyla ikimiz, tekerlekli sandalyeyi taşıyarak geçiyorduk. Arabanın yanına geldiğimizde Mehmet'i zar zor çekerek, kaydırarak aracın içine yatırıyorduk. Yastıklarla başını destekliyorduk.
Bu şekilde hastaneye gidip geldikten sonra eve çıkmak için aynı işlemleri tersten tekrar yapıyorduk.
Yani, Mehmet'in şu haliyle çalışma imkanından o kadar uzak olduğu görülüyordu ki malulen emeklilik bir şarttı.
19 Aralık 2016 Pazartesi
CİSAPRİDEımız geldi, çok şükür...
Büyük umutlar bağladığımız Cisapride etken maddeli
ilaçlarımız sonunda gelmişti.
Meksika'dan Unomol ve Polonya'dan ise Gasprid olarak temin
edebildiğimiz bu ilaçlar tam 1 ay sonra 19/12/2016 tarihinde elimize geçti. Ve
derhal Ahmet bey ile irtibata geçip kullanımı hakkında bilgi aldık. Mehmet, günde
3 kez aç karnına ve mümkün olduğunca eşit aralıklarla 1 adet olarak içecekti bu
ilacı. Aynı günün akşamı, Mehmet'e bu
ilaçları verdim. Ertesi gün büyük umutlarla bu ilaca başlandı.
Öyle ya bu ilacı temin etmek için çok fazla uğraşmış, tüm
yakınlarımızı devreye sokup bir çok ülkede araştırmalar yapmıştık. Yurt dışından
ilaç getiren eczaneleri tek tek arayıp sormuştuk. Bu kadar uğraşın sonunda
Mehmet'e faydası olmasını beklememiz elbette hakkımızdı. Ama hemen söyleyeyim,
öyle sihirli bir değnek değmiş gibi bir değişiklik olmadı. Halen bu ilacı
kullanıyor ama hastalık tablomuz neredeyse hiç değişmedi. Belki ileride faydası
olur diye kullanmaya devam ediyoruz...
16 Aralık 2016 Cuma
Yine Acil Servisteyiz...
GATA'dan Taner bey'in yanından çıkınca, hazır arabaya binmişken Kartal Lütfi
Kırdar'ın acil servisine gitmeye karar verdik. Neticede Mehmet'in tüm
değerlerinin yine düştüğünü anlıyorduk. Birkaç zenginleştirilmiş serum alır,
oradan eve geçeriz diye düşündük.
Acil ser viste yapılan tahlillerde Mehmet'in değerlerinin
gerçekten çok kötü olduğu görüldü.Kalsiyum, potasyum, sodyum değerleri epey
düşüktü. Tüm bu değerlerin takviye edilmesi hemen hemen 48 saat sürdü. Birkaç
saatte işimizin biteceğini düşünürken ne çok yanılmışız...
Değerler biraz yükselince Mehmet'e az da olsa enerji geldi.
Biraz iştahı açıldı, bir şeyler yemeye başladı. Sonrasında hastaneden çıkıp eve
gidebildik.
15 Aralık 2016 Perşembe
GATA'ya kontrole gittik...
GATA'dan taburcu olalı hemen hemen 1 ay olmuştu. 15/12/2016
tarihinde GATA'ya kontrole gittik. GATA'da yatarken zaman zaman bizimle
ilgilenmiş olan Dr. Taner Akyol'a gitmiştik. Aslında Muammer Kara'ya gitmek
istiyorduk ama randevu sisteminden her istediğimizi seçemiyorduk.
Taner Bey, Mehmet'i derhal hatırladı. GATA'dan çıkalı 1 ay
olmuştu ve GATA'da yatarken biraz olsun kazanılmış olan minerallerin değerleri
yine epeyce düşmüştü. Taner Bey, Mehmet'in durumunun karışıklığını gayet iyi
bildiğinden bizimle açık açık konuştu ve GATA'nın imkanlarının çok sınırlı
olduğunu söyleyerek sivilleşme sürecinin sıkıntılarından bahsetti. Çapa'dan
şaşmamamız gerektiğini ifade ederek Çapa'nın takibine geri dönmemizi tavsiye
etti.
Mehmet'in yine tüm değerleri düştüğünden hazır gelmişken
GATA'ya yatmasının mümkün olup olmadığını sordum. Taner bey telefonla Mumammer
Bey'e ulaştı ve Mehmet'e uygun bir yatak olduğunu, dilerse yatabileceğini
söyledi. Mehmet ise GATA'ya yatmayı istemedi ve eve dönemk istedi. Artık Mehmet
de GATA'nın faydası olacağına inanmıyordu.
Zira Mehmet'e koldan açılan damar yolları çok sıkıntılı
oluyordu. Damarlar çok incelmişti, tahlil için bile kan alınamıyordu.
Hemşireler ancak 4-5 denemeden sonra kan alabiliyor, Mehmet'i delik deiş etmek
durumunda kalıyorlardı. Haliyle bu durum Mehmet'in canını çok yakıyordu.
GATA'ya yeniden yattığında açacakları damar yolundan verecekleri sıvı gıdayı
damarlarının taşımayacağından emindi. Faydası olmayacağını bildiğinden GATA'ya
yatmayı fuzuli görmüştü.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)