3 Mart 2014 Pazartesi

Çapa’dan taburcu olduktan sonra…

Çapa’dan Crohn tanısıyla taburcu olmuştu Mehmet ama aslında epikirizi okuyunca net Crohn tanısı da yapılmadığı görülüyor.  Mehmet’in takip edilmesi gerekliydi, hatta gerekirse cerrahi müdahaleden bile bahsediliyordu. Sadece hastanede sürekli yatmasına gerek yoktu.
Ancak biz Çapa’dan taburcu olduktan sonra, maalesef takibi bıraktık. Verdikleri ilaçlar da biraz Mehmet’i rahatlatınca takip konusu hiç aklımıza bile gelmedi.


Daha sonra başımıza gelecek diğer Çapa olayında da yaşayacağımız gibi Çapa’nın şöyle bir huyu var: Hastanın yapması gerekeni söylüyor ama bunu alt perdeden seslendiriyor. Konunun önemini yeterince vurgulamıyor. Bu durum, elbette hasta ve hasta yakınlarının sorumluluğunu azaltmıyor ama konunun önemini algılayamadıkları için ihmalkarlığın başlaması mümkün oluyor.  Bu konularda ilk ihmalin neticesi genellikle ortaya çıkmaz. Derken ikinci ihmal gelir, sonra üçüncü… Genel anlamda hastadaki kötüye gidiş hemen gözlemlenmediği için de ihmaller peşpeşe gelir. Hastadaki kötüye gidiş görülmeye başladığında ise iş işten geçmiş oluyor. Halbuki hastane, bu konuyu vurgulayıp ihmal edilmesi durumunda yaşanacakları yüksek perdeden anlatsa hasta ve hasta yakınlarındaki algıyı büyük ölçüde şekillendirmiş olur.   

11 Şubat 2014 Salı

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, yani Çapa’dayız…

Mehmet, Çapa’ya tanımlanmamış Crohn hastalığı tanısıyla 11/02/2014 tarihinde yattı. 3-4 günde bir yine 3-4 gün süren ishalli dönemleri oluyordu.
Çapa’da periyodik olarak kan tahlilleri yapıldı.  EKG, akciğer grafisi başta olmak üzere radyolojik tetkikler yapıldı. Kolonoskopi ve gastroskopi yapıldı. Alınan parçalar patolojiye gönderildi. HIV, HCV gibi virüsler ve diğer parazitler açısından mikrobiyolojik tetkikler yapıldı.

Kolonoskopiyle alınan parçanın patolojik incelemesi:
Gastroskopiyle alınan parçanın patolojik incelemesinde:


sonuçlarına ulaşıldı.
Mehmet, Çapa’da 20 gün yattıktan sonra incebağırsak tutunumlu Crohn tanısıyla03/03/2014 tarihinde taburcu edildi. Epikirizin sonuç bölümünde aşağıdaki bilgiler yer almaktaydı.

24 Ocak 2014 Cuma

Prof. Dr. Çetin Karaca’nın muayenehanesindeyiz…

24/01/2014 tarihi Cuma günü öğleden sonrası için Çetin Bey’den randevu almıştık. Randevu vaktinde Fındıkzade’deki muayenehanesine gidip derdimizi anlattıktan sonra tüm dosyalarımızı ve tomografilerimizi gösterdik. Çetin  Bey, Mehmet’i elle muayene edip, tomografileri inceledikten sonra net ve kendinden emin olarak teşhisi koydu. Kanser olasılığını kastederek Mehmet’te kötü bir hastalık olmadığını açıkça söyledi. Crohn hastalığı olduğunu söyledi. Crohn hastalığının yaygın olmadığını anlatmak için önce Mehmet’e nereli olduğunu sordu. Sinop cevabını alınca da, Crohn’un Sinop’ta en fazla 2 kişide olabileceğini söyledi. Şu işe bakın ki bu iki kişiden biri de maalesef bizim Mehmet’ti.

Mehmet’i Çapa’ya yatıracağını ve iyileştireceğini söyledi. Kendisinden haber beklememizi, hastanede uygun yerin açılmasının 15 günü bulabileceğini, 15 gün sonra bile unutulduğumuzu düşünüp endişelenmememizi, kesinlikle geri dönüş yapılacağını söyleyip bizi gönderdi.
Çetin bey’in kanser olasılığını elemine etmesi ve diğer anlattıkları aslında yüreğimize su serpmişti. En azından yol haritamız belli olmuştu. Yanından ayrıldıktan sonra moralimizi daha iyiydi.

Aynen doktorun söylediği gibi haber beklemeye başladık. Ancak Mehmet’in ishali ve karın ağrıları aynı şek,ilde devam ediyordu. Günler geçtikçe hakikaten unutulduğumuzu düşünüp endişelendik ama sonunda bizi arayıp Çapa’ya çağırdılar.   

17 Ocak 2014 Cuma

Prof. Dr. Çetin Karaca ile tanıştık

Cerrahi müdahale noktasına gelmek canımızı epeyce sıktığından, bir farklı görüş almak adına Memorial Ataşehir’den Prof. Dr. Sadakat Özdil /Gastroenteroloji ‘nden randevu alıp  17/01/2014de kendisine gittik. Tüm tahlillerimizi raporlarımızı tek tek kendisine gösterdik. Kendisi cerrahi müdahaleden önce yukarıdan ve/veya aşağıdan kolonoskopi ile ince bağırsağa kısmen girilebileceğini ve teşhis konulabileceğini anlattı. Olmazsa çift balon sistemi diye bir sistemden bahsetti. En son cerrahi müdahale dedi. Ayrıca tomografileri iyi okuyabilmek gerektiğini söyleyip Barış Bakır isimli bir doktor arkadaşına yönlendirip tomografilerimizi inceletmemizi istedi.

Diğer taraftan masraflar gitgide artıyordu. Yolumuzu kaybetmeye başladığımızı hissediyorduk. Maltepe Üniversitesi Hastanesi en son cerrahi müdahale noktasına geldiğinden ve Mehmet, tedavi değil de teşhis amaçlı bıçak altına yatma fikrine şiddetle karşı çıktığından bu kulvarda ilerleme şansımız yoktu. Ama bir şekilde ilerleyeceğimiz yolumuzu netleştirmemiz, doktorumuzu bilmemiz lazımdı. Doktor doktor gezmenin faydadan çok zarar getireceğini düşünüp bir doktor akrabamızdan fikir aldık.

Doktor akrabamız netice sağlık sektörünün içinde olduğundan, bir tanıdığı vasıtasıyla bize Gastroenterelog Prof. Dr. Çetin Karaca'nın ismini ve kontak bilgisini verdi. Böylece o tarihten bugüne kadar ismini sıklıkla andığımız doktorumuzu ilk kez duymuş olduk.

8 Ocak 2014 Çarşamba

Kontrole gittiğimizde iyileşme olmadığını gördük

Yaklaşık 1 ay boyunca Mehmet, ilaçlarını düzgün kullanmıştı. Ağrılarının geçtiğini söylemek mümkün değildi. 8/1/2014 tarihinde Maltepe Üniversitesi hastanesine tekrar gidip yeni bir BT çektirdik. Raporumuzda aşağıdaki bulgulara ulaşıldığı yazıyordu:
İlk tomografi sonucuna göre bağırsak duvarındaki kalınlaşmanın olduğu segment uzamış, yine çok sayıda LAP gözlemlenmişti. Bulgular iltihaplı bağırsak hastalığını işaret ediyordu ama "malign" süreçlerden yani kanser tehlikesinden de bahsediyordu.
Yaşamakta olduğumuz hastalık süreci gitgide ciddi ve sıkıntılı bir hal almaya başlamıştı. 1 ay boyunca hiç iyileşme olmayıp bilakis durumun kötüleşmesi ve düşük ihtimalli de olsa kanser tehlikesinden bahsedilmesi moralimizi çok bozmuştu.

Maltepe Üniversitesi Hastanesindeki doktorumuz gerekli istişareleri yaptıktan sonra cerrahi müdahale ile sorunlu bölgeden bir parça alıp anında inceleyip ona göre teşhis koyma noktasına geldi. Sorunlu bölge kolonoskopi ile girilemeyecek bir noktada idi.