26 Temmuz 2017 Çarşamba

PEG diye birşey duyduk

Sadece ağızdan beslenmeyle Temmuz başına kadar iyi kötü idare etmişti ama Mehmet'in sindirim sisteminin tolerans seviyesi de çok azalmıştı. Yani artık damardan ama koldaki damardan beslenmeye dönmüştü. Maalesef damarlar taşımadığından bunun pek faydasını görmüyordu. Ensure ları ise içmemekte diretiyordu.

Artık ortaya çıkmıştı, Mehmet, takviye beslenme olmadan kendine yetemiyordu. Bunu da kendi inisiyatifine bırakmak doğru değildi. Çünkü içmeye söz verdiği gıdaları almıyordu. Bu durumda  Prof. Dr. Bülent Saka ilk kez PEG önerisini yaptı. Yani Mehmet'in karnı küçük bir operasyonla delinip midesine bir hortum salınacaktı. Bu hortum marifetiyle dışardan şırıngayla midesine sindirilmiş gıda enjekte edecekti. Bu fikri ilk duyduğumuzda önce bizi korkuttu ama zamanla PEGin ne olduğunu öğrendikçe endişemiz geçti. Bilakis PEGi ister duruma geldik. Ama PEG açılmadan önce Mehmet'in tekrar stabil hale gelmesi gerekiyordu. Bu nedenle tekrardan kataterle damardan beslenmeye dönmesi gerekiyordu. Karın şişliği biraz azalıp, mide boşalıp Mehmet kendini iyi hissettiğinde PEG açılabilirdi.

Neticede 26/07/2017de tekrar katater takıldı. Aslında boynun yan tarafından juguler katater takılacaktı ama boyundaki damarlara bir türlü bu katater takılamadı. Her iki tarafı da denedikten sonra jugulerden vazgeçildi. Ertesi gün santral venöz açıldı.

Maalesef kilosu 56'ya gerilemişti. Ayrıca bir türlü stabil hale gelemiyordu Mehmet. Bir gün magnezyumu, bir gün kalsiyumu, diğer gün albümini sorun oluyordu hep.  Fosfor düzeyi çok düşmüştü. Bülent Bey fosfat kaşe formülü yazmıştı. Bunu özel olarak eczanede yaptırıp Mehmet'e vermeye başlamıştık.





8 Temmuz 2017 Cumartesi

Kolonoskopi

Sadece ağızdan beslenme dönemi iyi gitmiyordu. Üstelik hemoglobin değeri Haziran sonunda 6,1'e düşmüştü. Bu nedenle acil kan verildi. Gastrointestinal kanamadan şüphelenildiği için ve ayrıca son kolonoskopiden bu yana 1 sene geçtiği için gastroskopi ve kolonoskopi önerildi. Bu arada K vitamini azaldığı için K vitami takviyesi de yapıldı.

Mehmet'e kolonoskopi yapmak kolay olmuyordu, bağırsakların temizlenmesi normal insanlara göre çok daha uzun sürüyordu. Bağırsakların temizlenmesi için oral gıda almaması lazımdı ama bu da zaten zafiyet içinde olan Mehmet için çok zor oluyordu. Neticede 08/07/2017 tarihinde kolonoskopi yapıldı. Ondan önce de gastroskopi yapılmıştı.

Kolonoskopi ve gastroskopiyi  Prof. Dr. Nihat Akbayır yapmıştı. Kolonoskopi ve gastroskopi sonrası "gastrik hipomotilite" tanısını koymuştu.

Aslında bu işlemlere girmeden önce içimizde bir umut vardı, acaba Mehmet'in bu hastalığının bir sebebi bulunur da ona göre tedavi edilir diye. Ama tam tersine mevcut durumu yani CIPO tescillenmiş oldu.

Hatta bu tarihe kadar Maltepe Üniversitesi Hastanesinde Crohn lehine kuşkular vardı ama artık CIPO konusunda onlar da ikna olmuştu. Nihat Bey ile görüştüğümde  "Gastroparezi" terimini kullanmıştık. Yani aslında mide ve bağırsak felcinden bahsediyorduk. İnsanların ille de görünen uzuvlarına felç inecek değil ya bazen iç organlarına da felç inebilirmiş demek ki. Bizim Mehmet'in başına gelen de buydu. Gerek midesi gerekse bağırsağı büyük oranda işlev yapmıyor, bir kütle olarak vücut içinde duruyordu maalesef.

Bu arada Nihat Bey'e Cisapride konusunu da aktarmıştım. Onun müsaadesiyle yurtdışından bin bir zorluklarla getirdiğimiz Cisapride'a tekrar başlamış olduk.