8 Haziran 2017 Perşembe

Sadece ağızdan beslenme dönemi

08/06/2017 tarihinde nazogstrik sonda Mehmet'ten çıkarıldı. Yani burundan beslenme hortumunu da çıkartmıştı Bülent Bey. Zaten baştan beri yapmaya çalıştığı şey buydu. Mehmet'in önce belli bir kiloya gelmesini sağlamak ve sırasıyla damardan beslenmeyi kesmek sonra da burundan beslenmeyi kesmek niyetindeydi.

Mart döneminde yaşanan enfeksiyon hadisesinde biraz erken de olsa damar yolu çıkarılmıştı. Gerçi zaman zaman koldaki damardan beslenme yapılmaya çalışılmıştı ama Mehmet'in koldaki damarları taşımadığı için koldan gıda alabildiğini söylemek pek mümkün değil. Şimdi ise Mehmet 60kg'ı geçtiğinden burundan beslenmeyi de Bülent Bey kesti. Mehmet, burnundan verilen gıdayı artık ağızdan alacaktı. Ayrıca normal yemeklerini de yiyecekti. Ama Bülent bey özellikle en az günde 2 adet Ensure mama içmesini şart koştu. Aksi takdirde yeterli besini alamayacağını vurguladı.  Hatta 3 tane içmesini istiyordu ama Mehmet nedense bu mamaya karşı psikolojik anlamda direnç gösteriyordu. Halbuki rahat içilebilecek bir gıda olmasına rağmen Mehmet bu mamayı içmeye bir türlü başlayamıyordu. Yatağının yanı başında Ensure şişesi duruyordu ama kalkıp da bir yudum dahi almıyordu. Yani zihninde korkunç bir direnç oluşturmuştu.

Gerek Bülent Bey'e gerekse Ender Bey'e her vizitlerinde "Yarın başlayacağım" diye söz veriyor ama sözünü tutamıyordu. Günler geçtikçe Mehmet'in kan değerlerini tutturmak zorlaşıyordu. Tekrar ibre tersine dönmeye başlamıştı.


1 Haziran 2017 Perşembe

Enfeksiyonu atlamış, yola devam ediyorduk

Mehmet Mart sonunda yaşadığı enfeksiyon dönemi atlatmıştı. Maltepe Üniversitesi Hastanesinde yatmaya devam etmekteydi. Sadece burundan beslenmeyle devam ediyordu. Kilo alması fena değildi. Beslenme uzmanımız Bülent Bey'in direktifleri doğrultusunda yola devam ediyorduk. İşler fena sayılmazdı.

Bu arada Mehmet, fizik tedaviye devam ediyordu. Artık walker ile kendi kendine birazcık da olsa yürüyebilmeye başlamıştı. Ama yine de dizleri vücudunu çok zor taşıyordu.

Karın şişliği zaman zaman artıp azalıyordu. Şişkinliği bazen çok sancı yapıyordu, haliyle ağızdan yemek almakta zorlanıyordu. Zaman zaman albümin takviyesi yapılıyordu.

Haziran sonuna kadar bir gün iyi bir gün kötü ama yükseliş yönlü bir grafik izlendi. Haziran sonuna geldiğimizde Mehmet, 63kg'a ulaşmış bacak çevresi 33,5cm üst kol çevresi ise 18,5 cm olmuştu.

Ama bu süre zarfında sürekli kan değerleri takip edilmekteydi. Bazen potasyumu düşüyor, potasyum takviye ediliyordu. Bazen magnezyumu, bazen kalsiyumu... Gerçekten dikkatle takip edilmeliydi, ertesi gün hangi değerde problem yaşanacağını bilmiyorduk. Oral gıda alımı fena değildi hatta o kadar çok yiyordu ki sanki kıtlıktan çıkmış gibi. Ancak aldığı gıdalardaki vitaminler, mineraller emilemediği için kan değerleri düşmekte, dışarıdan takviye ihtiyacı doğmaktaydı. Zaman zaman hemoglobini düştüğünden kan takviyesi de yaptıkları oluyordu.

Genelde ishali vardı ama bazen katı dışkı yaptığı da oluyordu. Böyle zamanlarda tekrar ishal olmayacak gibi seviniyorduk ama gerçekte bunlar Mehmet'in inişli çıkışlı grafiğiydi. Çok geçmeden tekrar ishale dönüyordu.

Mehmet'in 1 yılı aşkın süredir çekmekte olduğu bu hastalık iyice sinirlerini alt üst etmişti. Düşük ayak sendromun verdiği sıkıntı da eklenince iyice depresif olmuştu. Çevresindekilerle sürekli kavga eder hale gelmişti. Bu durum özellikle annesi ve babası için elbette hiç kolay değildi. Mehmet normal zamanlardaki halinden çok farklı olarak ağır laflar ediyor, sürekli azarlıyordu. Anne ve bbası neticede bütün bunlara katlanıyor, oğulların iyi olması için var güçleriyle uğraşıyorlardı.