20 Şubat 2017 Pazartesi

Prof. Dr. Bülent Saka ile birlikte yol almaya başladık

Çetin bey'in tavsiyesi üzerine hemen Bülent Bey ile irtibata geçmiş kendisine durumu anlatmıştım. Bülent Bey kendi durumunu ayarlayıp 20/02/2017 de Maltepe Üniversitesi Hastanesinde yatmakta olan Mehmet'e ilk ziyaretini yaptı.


Bülent Bey, enteral ve parenteral beslenme merkezli bir tedavi hazırlayıp bize verdi. Gün aşırı kan tahlili yapılarak değerlerin takip edilmesini istedi. Ayrıca düzenli olarak baldır ve üst kol çevresini ölçmemizi istedi. En önemlisi ise kalıcı bir katater açılmasını istedi. Çünkü koldan Mehmet'e gıda verilmesi mümkün olmuyordu çünkü kolları artık sıvı almıyordu.

Bülent Bey'in verdiği bu tedaviyle ilk kez güvenebileceğimiz ciddi bir yol haritamız oluştuğunu anlamıştım. Hatta doktorumuzun Mehmet için kullandığı "Takip hastası" ifadesi benim için çok manidar gelmişti. Yani Mehmet'i bir kere doktora götür, doktor ilaç versin, getir eve, iyileşmesini bekle türünden bir  süreç söz konusu değildi. Mehmet, periyodik olarak doktor kontrolü altında olacak, kan değerleri ölçülecek, ona göre gıdası ve ilacı ayarlanacaktı.

Ancak, Bülent Bey'in endişe ettiği bir husus vardı: Hastane enfeksiyonu. Bu sebeple Mehmet'in hastaneden çıkmasını ve evde yatmasını istiyordu. Olası bir hastane enfeksiyonu Mehmet için çok tehlikeli olabilirdi. 


16 Şubat 2017 Perşembe

Yoğun bakım sonrası yol haritamız

Maltepe Üniversitesi Hastanesinde tedavimize göğüs hastalıkları servisinde devam ediliyordu. Doktorumuz Doç. Dr. Ender Levent Bey idi. Mehmet dahil hepimizin Ender Bey'i çok sevmiştik. Çok ilgili, nazik, bilgili bir doktordu. Alanı olmamasına rağmen Mehmet'in emilim bozukluğuyla da yakından ilgileniyor, elinden geleni yapıyordu. Ender Bey'in bu yaklaşımı Mehmet'te moral oluyordu. Zaten yoğun bakım sonrası Mehmet'in beyaz sayfa açtığını iyileşmek için elinden geleni yapacağına dair inancı olduğunu hissediyordum.

Ender Bey, zatürre tedavisi tamamlandıktan sonraki yol haritasını çizmemiz gerektiğini söylüyordu. Bir gastroenterelogun takibine girmesi gerektiğini, gerekirse başka bir hastaneye transfer edilmesi gerektiğinden bahsediyordu. Çünkü Mehmet'in asıl hastalığı başkaydı ve asıl onu yenmeliydi. Çapa'dan da bir türlü haber gelmemişti Mehmet bu hastanede yatıyor olduğundan biz de bilerek Çapa'yı takip etmemiştik. Zaten bu kadar olanlardan sonra Çapa planı da zaman aşımına uğramıştı..

Bu anlamda 16/02/2016 tarihinde randevu alarak Prof. Dr. Çetin Karaca'ya bizzat kendim gittim. Neticede Mehmet'i doktorun muayenehanesine götürmemin imkanı yoktu. Maltepe üniversitesinde o ana kadar yapılanların yazılı olduğu epikrizler ve eski dosyalarını götürüp Çetin Bey'e gösterdim. Ayrıca, Nişantaşı Patoloji Laboratuarının raporunu da verdim. Maltepe Üniversitesi'nin CIPO yerine Crohn lehine kuşkularının olduğunu da ifade ettim.



Çetin bey Mehmet'in durumunu gayet iyi bildiğinden "Ben teşhisimin arkasındayım Kesinlikle CIPO" dedi. "Zaten hiç bir Crohn, eğer fistülleşme olmazsa, hiç bir hastaya 10 ayda bu hale getirmez" diye net konuştu.

Neticede, bir beslenme timiyle birlikte hareket etmemizi istedi. Mehmet'i beslememiz gerektiğini vurgukadı. Hemen yanımda Prof. Dr. Bülent Saka'yı aradı ve bizim durumumuzu anlattı. Bülent Bey'e daha önce Çapa'da beslenme polikliniğinde görünmüştük ama  üzerinden epey zaman geçmiş, ayrıca başımıza başka başka hadiseler gelmişti. Bülent bey'in telefon numarasını bana verdi ve irtibat kurmamı, Bülent Bey ile bir beslenme planı yapmamızı istedi.